Bursa
Parçalı Bulutlu
18.1°
Başka Gazete
Melike Nur Emir
Melike Nur Emir
mnemir76@gmail.com

Medyada şiddete tanığız!

2023.01.03 15:49 Son Güncellenme: 2023.01.03 15:49

Dünyanın giderek dijitalleşmesiyle medyanın gücü de artıyor. Son yıllarda, özellikle televizyonda şiddete ne yazık ki sık sık tanık oluyoruz. Kimi zaman bire bir şiddet olarak verilmese de şiddeti ekranlarda tasvir etmesi evimizde yerini buluyor.

Şiddetin medyada gösterimi sadece televizyonla da sınırlı değil elbette. Medyanın akışkan doğası gün boyu haber döngüsünü devam ettiriyor. Şahit olunan şiddet bu kadar vahimken şiddetin sessiz çığlıkları kulaklarımıza ulaşamadan hayat tıkırında gizleniyor.

Şiddet bizleri sabah haberlerinden karşılayarak vakit geçirmek için her yaştan kitlenin kolaylıkla ulaştığı televizyonla buluşturuyor. Televizyon gündüz kuşakları şiddetin en açık lanse edildiği konumda artık. Türkiye'nin bir ucundan bir ucuna acı hikayeleri duyup görüyoruz. Bir program biterken öbürü başlıyor belki de şiddeti artık fark edip harekete geçmemiz adına. Peki ne kadar farkındayız tüm bu olanların?

Tam da bu noktada şiddetin sunuluş biçimi o kadar önemli ki...

Özellikle medyada, ana akım medya organları şiddet içerikli haberleri geniş ve yoğun çapta dramatize olarak ele almaktadır. Bilinçlenmemiz gereken durumda şiddetin yeniden üretimine katkı sunuyor olmamız da kaçınılmaz olasılıklar arasında kendine yer buluyor.

Bizzat kendi tercihimizle açtığımız film ve dizilerde bile şiddetin konum durumunda olması reytingleri artıran unsurlar arasında. Acı çeken insanları izlemeyi mi seviyoruz yoksa sonucunda ne olacak diye merakla izlettirmeyi mi?

Macar asıllı Amerikan iletişim bilim profesörü bu duruma kendi perspektifi açısından suçun ve şiddetin sunumunun gün geçtikçe artmasını haberleşmeye bağlıyor.

Şiddet medyada değil hayatta! Medya sadece şiddete kulak vermemizi sağlıyor. Bundan ders çıkarmak da buna ortak olmak da bizlerin elinde.

Bunun dışında, gelişen teknolojiyle artan medya araçlarını da göz ardı etmemek gerekiyor. Televizyonu bu kadar kamusal kılanın ise ulaşılabilirliğinin kolay olup en güvenli hissettiğimiz yer olan evlerimizin duvarlarını süslüyor oluşu.

Televizyonda yer alan birçok dizi yapımı var hiç fark ettiniz mi sizlere neleri izlettiklerini? Suç ve şiddeti adeta beynimize işliyorlar. Yeri geliyor ''... böyle yaptıysa o da dayağı hak etmiştir...'' dememize bile yol açıyor. Vicdanın sesi çok derinden geliyor artık, duyulmuyor.

İnsan davranışlarını ve ruh halini inceleyen bilim dalı olan psikolojide de bu durum bazı psikologlar tarafından tartışılıyor. Bunlardan biri de Freud. Freudyen düşünceye göre şiddete eğilim, insanın doğduğu andan beri kendisinde var olan bir içgüdüdür. Sadece bununla sınırlı kalmayıp saldırganlığın, bireyin kendine bile zarar vermekten yoksun olmayacağını da dile getirir. Medyanın bizlere güldürü ve eğlence aracı olarak lanse ettiği şiddet unsuru ise bu güdünün dışa vurulmasına yol açar nitelikte olduğu aşikar. Bu bağlamda izleyici kitle, izlediği unsurları şiddet olarak algılamak yerine kendi davranışlarının farkında olmadan hipnotize edilmiş olarak tasvir edebilir.

Televizyon karşısında zamanının büyük çocuğunu harcayan kişiler, yaşamlarını televizyondaki yaşamlara uyarlamaya çalışır. Bu da onları yaşadıkları kötü olaylar karşısında tehlikeli ve güvensiz bir ortamda yaşadıklarına inandırır. ''Acımasız dünya sendromu''olarak da bahsi geçen bu kavram Gerbner'in televizyonun insan yaşamına olan etkisi bağlamında ele almaktadır. Gerbner'e göre, televizyondaki şiddet ile şiddet eğilimi gösteren davranış arasında büyük bağlam vardır.

Kaldı ki medyanın da filmler ve diziler aracığıyla mükemmel bir dünya yaratma ideali yoktur. Fakat yine de toplumu yönlendirmede büyük bir öge olan medyanın da bu içerikleri ders almamız bağlamında ele almasını bekliyor olmamız gerekiyor.

Güncelden verilecek bir örnekle bu anlattıklarımı somutlaştırmak gerekirse kendini Pokemon zannederek camdan aşağı atlayan çocuğun hikayesi, Camdaki Kız dizisindeki annenin kızının evlenmeden cinsel ilişkiye girmesin diye giydirdiği korsenin ekranlarda dizi sahnesi olarak gösterilmesinden sonra korse satışının artması gösterilebilir.

Medyanın izleyici büyüsü oldukça yoğunken ne izlediğimize, neyi nasıl izlediğimize ve bize ne izlettiklerini dikkat etmeliyiz. Zira reyting algoritmasının olduğu medyada şiddetin izledindikçe daha da çok artacağının farkında olmalıyız.

Bir sonraki yazımıza kadar tanık olacağımız şiddete kulak açtığımız ve seyirci kalmadığımız medyadan iyi seyirler!