Bursa
Açık
7.1°
Başka Gazete
Melike Nur Emir
Melike Nur Emir
mnemir76@gmail.com

Kadınlar, vitrindeki mankenlerden farksız!

2023.03.18 08:59 Son Güncellenme: 2023.03.18 08:59

Giderek artan sosyal medya kullanımı ile fiziksel güzelliğe fazla değer verilmesi birçok insanın kendi bedeni hakkındaki memnuniyetsizliği kaçınılmaz kıldı.

Toplumdaki güzellik algısına dair yapılan çalışmalara göre; kadınlar fiziksel cazibeye erkeklerden daha çok önem veriyor.

Bu noktada güzelliğin kadınların sırtında bir yük olduğu aşikar!

Toplumda sürekli bakılıp yargılanarak ağır eleştirilere maruz kalan kadınlar, her zaman nasıl göründükleri konusunda kaygılanıyor.

Sosyal medyada bu durumu destekleyen etmenlerden elbette..

Kadınlar, ne yazık ki olmak istediği bedeni değil olmak zorunda olduğu beden konusunda vitrindeki mankenler gibi gözetim altında hissediyorlar.

Vitrinin camlarını ise toplumun gelenek, görenek, örf ve adeti oluşturuyor. Kadını toplumsal cinsiyetin basmakalıp düşünceleriyle kapalı kutu içerisinde hareketsiz kılıyor.

Kadını vitrin mankeninden farksız kılmayan ise; kadının kendi varlığını bir başkası tarafından beğenilme arzusu etrafında şekillendirmek durumunda kalması.

Görsel nesneye dönüşen kadın bedeninden duyguları yok sayan vitrin mankenine evriliş söz konusu...

Böyle okuyunca acımasızca geldi değil mi? Ama durum tam olarak da bu.

Sosyal medyada oluşturulmuş bir kadın profili var, kim tarafından oluşturulmuş, kim tarafından onaylanmış ve kim tarafından bu profil yürürlüğe konulup kontrol mekanizması haline gelmiş? Merak unsuru...

İşte bu noktada çuvaldızı herkesin kendine bir batırması lazım!

Zorbalığın cabası!

Gündelik yaşamın neredeyse tüm alanlarında kadınlar, medyanın dayattığı "neredeyse sıfır beden- hokka küçük burun- dolgun vücut- beyaz ten" gibi özelliklerden oluşan genel bir imaj setine maruz kalıyor.

Bu özelliklere sahip olabilmek için kozmetiğe ve estetiğe yatırılan para da cabası...

Zayıflamak uğruna sağlığından olan da var bu uğurda psikoloji bozulan da.

Ne yazık ki genelgeçer bir güzellik algısı söz konusu. Tarih boyunca değişkenlik gösteren güzellik algısını, değişeceğini bile bile kadınlara dayatmak ne kadar doğru?

Kadının bu hızlı değişimde mankenleşmesine de değinmek gerekir!

Öyle ki tüketimin hızıyla paralel giden moda; vitrinlerdeki mankenlerin her gün farklı kıyafetle alışveriş mekanlarını süslüyor.

Hangi alışveriş mağazasını tercih edeceğimiz noktasında vitrindeki mankenleri değerlendiriyoruz. Mankenini beğenmediğimiz mağazayı tercih etmiyoruz bile.

Halbuki mankenin ne giydiği mağazanın vitrin stilistinin elinde.

Tam olarak da demek istediğim bu. Manken için mağazanın vitrin stilisti neyse, kadın içinde toplum o!

Hep aynı!

Şimdi somut örneklerle durumun korkunçluğuna dikkat çekmek istiyorum.

Malum her birimizin evlerinde olan televizyonu yediden yetmişe izliyoruz.

Televizyonda yer alan birçok dizi var; Aile, Kızılcık Şerbeti, Çöp Adam, Yalı Çapkını, Camdaki Kız...

Ve neredeyse hepsinin başrolünde toplumun güzellik standartlarına göre yer alan zayıf, çekici, sarışın kızlar başrolde. Artık kastlar bile bu standartlara göre seçiliyor olsa gerek ki kilosu yüksek görülen kişileri ekranlarda göremiyoruz.

Sadece televizyondan ibaret değil bu durum; sosyal medyada, reklamlarda, dergilerde...

Tek tipleşmiş bir beden görüntüsü var ve yine tıpkı ne gibi, vitrindeki mankenler gibi...

Kaldı ki gerek güzellik yarışmalarında gerekse de televizyonlarda gösterildiği gibi erkeklerin beğenisine sunulan kadına yönelik güzellik dayatmalar, erkeklerin beğeni algısı kapsamında eril tahakküm altında.

Medyanın bu cinsiyetçi yaklaşımı; eşitsizlik, şiddet ve özellikle genç kızlar üzerinde beden imajı baskısı oluşturması da kadının öznelliğini lekeleyerek nesnel bir olguya dönüşümü söz konusu.

Yaşadığı yılda feminist hareketleriyle tanınan ve günümüzde hala kadın denildiğinde saygın bir isim olan Simone de Beauvoir'ın sözleriyle vedalaşalım.

"Kadın ancak alabildiğine yağlandığı, ya da tam tersine bir deri bir kemik kalıp kolunu kıpırdatamayacak hale geldiği, rahatsız giysilerle, görgü kurallarıyla kötürümleştirildiği zaman erkeğe rahatça kullanabileceği bir nesne gibi gözükmektedir."

Kadını, vitrin mankenleri gibi bedenlerinden ibaret görmeyerek neler başarabileceğine şahit olduğumuz isimlerden biri olan Ümmiye Koçak teyzemiz gibi standartlara kendini sıkıştırmayarak köylü bir kadının başarılarına şahit olduğumuz nice kadının başarılarına...