Bursa
Parçalı Bulutlu
17.9°
Başka Gazete
Melike Nur Emir
Melike Nur Emir
mnemir76@gmail.com

Masallar Gerçekten Masum mu? Gizli kapıları toplumsal cinsiyetle aralıyoruz...

2023.01.14 09:06 Son Güncellenme: 2023.01.14 09:06

Çocukluğunuzdan esintiler taşıyan masalları, toplumsal cinsiyet masasına yatırıyoruz!

Uzun soluklu bir yazıya davet ediyorum sizi.

Büyümenize eşlik eden masalların arkasındaki sırları biliyor musunuz? Gerçekten de masallar çocuklara okunduğu gibi tatlı, güzel hikayeleri mi barındırıyor?

Peki, size toplumsal cinsiyetin bir dayanağının masal olduğunu söylesem...

Toplumsal cinsiyet ve masal mı? Ne tür bir bağlantısı olabilir ki...

Masallar yüzyıllar boyunca nesilden nesile aktarılarak gelen okuyucunun veya dinleyicinin hayal dünyasına yeni bir soluk getiren kıymetli eserlerdir. Bilinenin aksine masal sadece çocuklara hitap etmez. Bazı masallar vardır ki büyüdüğünüzde okumanız gerekir. Bu nedenle belki de çocuklarımıza okuduğumuz veya anlattığımız masalların ne içerdiğine dikkat etmeyiz, kim bilir...

Öncelikle masal nedir onu hatırlayalım daha sonra da toplumsal cinsiyetle tanışalım. Ve böylece ikisinin aslında görünmeyen bağlarını gün yüzüne çıkaralım!

Masalın köküne inelim.

Masal kelimesi, öğretici özellik barındırması sebebiyle çocuklara abartılı sözlerle hayatı anlatmak ve toplumdaki rollerini belirlemek için aktarılan fantastik öğelerle şekillenen eğitim aracıdır. Bazen sözlü olarak bazen yazılı şekilde ifade edilse de her zaman perde arkasında gizlenmiş gerçeklikleri vardır!

Çocuklarınıza okuduğunuz masallara hiç dikkat ettiniz mi? Çocukların hayatını nasıl şekillendirdiğine onu toplumda hangi rol kalıbına soktuğuna dikkat etmeden okutur veya anlatırız.

Bir de toplumsal cinsiyeti tanıyalım.

Toplumsal cinsiyet kavramı sosyolojide oldukça yer edinen bir kavram. Biyolojik olarak var olan kimliğimiz dışında içinde yaşadığımız toplumun bize atfettiği bir cinsiyet kimliği olarak tanımlamak oldukça mümkün. Aslında bu kavram bir nevi kadın ve erkeğin toplumda nasıl davranmaları gerektiğini noktasında karşımıza çıkıyor. Toplumsal cinsiyetin biyolojik cinsiyetten farkı ise doğduğumuzda belli olan cinsiyetten çok toplumun dayatmaları ve normları karşısında kazanmak zorunda olduğumuz cinsiyet kalıbıdır.

Toplumsal cinsiyet; kadına kadın gibi davranmayı, erkeğe ise erkek gibi davranmayı öğretir. Bizim toplumsal cinsiyetle tanışmamız küçüklüğümüzde oynadığımız oyuncakla, sevdiğimiz renkle, söylemlerimizle ve davranışlarımızla oluşur ve bizi biçimlendirir.

Şimdi tam sırası! Perdeyi aralıyoruz neymiş bu masum sanılan masalların toplumsal cinsiyetle yaptığı gizli kapaklı işler?

Masalların çocuklara toplumsal cinsiyeti nasıl aşıladığına bakalım.

Çocukların dış dünyayı tanıma süreci ailelerinin anlattıkları veya okudukları masallardan geçiyor. Çocuklar dış dünyayı masallarla tanıyor ve kendini buna göre şekillendirip dış dünyaya dahil oluyor. Dahil olduğu toplumdaki cinsiyet rolünü ilk olarak masalda öğreniyor.

Masallar birçok etkenden dolayı farklı toplumlarda farklı şekillerde içerik oluştursa da temel bağlamını oluşturan anlatıları yine de keskin bir biçimde nettir.

Yahu nedir ki bu masalların anlatısı?

Mutlaka kadın ve erkeğin gerek fiziksel gerekse de duygusal olarak farklı konumlandırıldığını fark ettiğinizi biliyorum. Fakat size sunmak istediğim perspektif masalların çocukları nasıl yetiştirdiğini toplumsal cinsiyet bağlamında açıklamak!

Masallarda erkekler güçlüyken kadın hep erkeğin gücüyle var olur. Sindirella, Rapunzel aklımıza gelen en basit masal örnekleridir. Kızların güzel görünüşlerinin aksine bahtsız kaderleri erkeğin onu kurtarmasıyla güzelleşir. Bazı masallarda ise kadın hep saf konumundadır. Erkek hep kazanandır, güçlü konumunu koruyarak kadını da kendi egemen dünyası içinde var eder.

Çocukken anlatılan bu masallar ne yazık ki sadece çocuklukta kalmıyor, büyüdükçe kişinin kimliğinin oluşmasında büyük etken haline geliyor. Masallar aracılığıyla toplumsal cinsiyeti öğrenmiş ve bunu uygulayan bir nesil yetiştiriyoruz.

Erkeği güçlü, kadını ise zayıf yapan masallar, toplumsal cinsiyet rollerini dayatarak toplumda kadın ve erkeğin tanımını oluşturuyor. Bu dayatmalar toplumda krizlere yol açıyor. Sadece kadını değil erkeği de olumsuz etkiliyor.

Çocukların büyümelerine yol arkadaşlığı yapan masallar bilinçsizce aktarılıyor.

Toplumda yaşadığımız onca kriz veya krizlerin belki de temel sebeplerinden biri olarak masalı saymanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Taciz, korku şiddet hatta cinayet... Bu korkunç olayların en büyük problemi ataerkil sistemin varlığıdır. Kadın cinayetlerini en acı örnek olarak verebilirim size. Erkeğin boy gösterisi yaptığı bu durumda kadının zayıflığına ve ölümüne şahit oluyoruz. Masallarda sık sık gördüğümüz bu olayları normalleştirmeden çocuklarımıza ne aktardığına dikkat ederek bilinçlenmeli ve ona göre okuduğumuz masalları içeriklerine göre seçmeliyiz.

Atalarımızın ne dediğini unutmayalım ağaç yaşken eğilir. Çocukları yetiştirirken okuduğumuz masallarda prenses, prensin varlığı altında değil kendi varlığıyla özgür olursa kendinin farkında olarak daha mutlu ve başarılı olacaktır. Bu da toplumun mutluluğunu oluşturan bir parçadır.

Gerçek hayattaki prens ve prenseslerin toplumsal cinsiyetten bağımsız bireysel diledikleri gibi mutlu olduğu yarınlara...