Bursa
Açık
17.7°
Başka Gazete
Gülcan Tekin
Gülcan Tekin
gulcntekin@gmail.com

Bursalılar gizli bağımlı oldu!

2023.04.17 10:08 Son Güncellenme: 2023.04.17 10:08

Tüketim tüm insanlar için zorunluluk.

Sürecin doğal sonucu ise alışveriş.

Temel ihtiyaç malzemeleri dahil pek çok şeyi alışveriş yaparak temin ediyoruz.

Koronavirüs salgınıyla başlayan bağımlılığın farkında mısınız bilmem.

2019 yılında tüm dünyayı saran salgınla birlikte herkes eve kapandı ve online alışverişe bel bağlamayan kalmadı.

Sokağa çıkamayan insanlar her türlü ihtiyacını online alışveriş ile çözdü.

Aldığımız maskenin, dezenfektan ve deterjanın haddi hesabı yoktur.

O dönemde stokçuluk da had safhadaydı.

İnsanlar ihtiyacı olduğunda bulamama korkusuyla her şeyden fazla fazla almayı alışkanlık haline getirdi.

Şimdi ise korkutucu bir sürece girdik. Her şeyin zamlandığı bir dönemdeyiz.

Koronayla hayatımıza yerleşen stoklama isteği gelen zamlarla azalması gerekirken aksine arttı.

Daha pahalı olacak korkusu her yerde bizi sarmış durumda.

Son 1 yılda Bursa'da herkesin ağzında aynı sözler var.

"Pahalı ama alayım seneye bu fiyata bulamam"

İstisnasız her gün duyuyorum sizin de duyduğunuza ve söylediğinize adım kadar eminim.

Haliyle burada bambaşka bir kaygı durumu ortaya çıkıyor.

Pahalı olduğunun bilincindeyiz ama sürece tepki göstermek yerine daha fazla alışveriş yapıyoruz.

Bursa'da nereye giderseniz gidin, nereden alışveriş yaparsanız yapın insanlara dönüp "Çok pahalı ama alsam mı?" diye sorduğunuzda alacağınız cevap aynı: Al çünkü yarın kârda olacaksın.

Bursalıların en çok hangi cümleleri kullandığını araştırılsa mesela ilk üçte kesin "Al zamlanacak" yer alırdı.

Hiç ihtiyacımız olmayan şeyleri seneye daha pahalı olacak diye alıyoruz.

Yatırım yapıyorum diyerek kendimiz kandırıyoruz.

En kötüsü de almadığımız maaşı harcıyoruz.

Öyle ki en temel ihtiyaçlarımızı bile borçla karşılıyoruz. Ama güvensizliğimiz bizi o kadar çok çevrelemiş ki ucuz olmasa bile düşündüğümüz her şeyi almak istiyoruz.

Para yok ama her gün kargo geliyor(!)

Nasıl oluyor peki? Ya kredi kartıyla ya da krediyle...

Mart sonu itibarıyla kredi borçları 1.8 trilyon TL'yi geçmiş.

Bu borcun 577 milyar lirası kredi kartı...

Kredi kartımız olmazsa geçinemiyoruz ama daha pahalıya alma korkusuyla düşünmeden alıyoruz.

Neden mi?

Çünkü gidişatın değişmeyeceğine inancımız tam!

Ne yaparsak yapalım her şey zamlanacak!

Çünkü bir daha bu fiyata bulamayacağız!

Her gün gıda fiyatlarına, akaryakıta gelen zamlarla güne başlıyoruz.

Maaşlara zam yapılmasın yeter ki hiçbir şey zamlanmasın diyoruz ama bu batağa düştük bir kere.

Zamlanırsa almayacağım diyor muyuz? Hayır.

Kısır bir döngüdeyiz. Derler ya uçan kuşa bile borcumuz var ama tuvalet kağıdı stokladığımız için mutlu oluyoruz.

Ya da 50 bin liraya telefon aldığımız için içimiz rahat çünkü bugün kârdayız yarın zamlanacak...

Güvensizlik hem sırtımızda hem de kesemizde bu kadar ağır bir yük olduğu sürece mutlu olmamız mümkün mü?

Dün Arthur Schopenhauer'in bir sözü çıktı karşıma:

"Eğer bu hayat gerçekten güzel olsaydı, herkes büyük bir sevinçle uyanır ve hiç istemeyerek uyurdu; oysa durum bunun tam tersi."

Öyle işte durum bunun tam tersi...