Bursa
Açık
6.4°
Başka Gazete

Planlama, imar, altyapı ve ulaşım hizmetlerinde artan yolsuzluklar

2023.11.30 10:39 Son Güncellenme: 2023.11.30 10:49

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), geçtiğimiz hafta Bursa'ya âdeta çıkarma yaptı.

ADD Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt ve Genel Yönetim Kurulu (GYK) üyeleri 4 gün boyunca akademik odaların, baronun, esnafın, iş dünyasının ve sendikaların temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştirdi kapsamlı.

ADD'nin Bursa programı kapsamında Onur Öymen, Uluç Gürkan, Hüsnü Bozkurt'un katılımıyla Bin Yılın Devrimi Cumhuriyetimiz 100 Yaşında başlıklı bir panele de imza atıldı.

ADD Genel Başkan Başdanışmanı, Marmara Bölge Sorumlusu Gürhan Akdoğan'ın büyük katkısıyla gerçekleşen 4 günlük dopdolu programın ardından 31 şube başkanı ve yönetimleri ile Genel Başkan Hüsnü Bozkurt ve beraberindeki GYK üyelerinin de hazır bulunduğu Marmara bölge toplantısının sonuç bildirgesi dün kamuoyu ile paylaşıldı.

Bildirgede yerel seçim öncesinde, tutarsız yerel siyasi irade tarafından plansızlığa mahkûm edilen Bursa'ya dair önemli tespitler yer aldı:

"19.01.1998 tarihinde onaylanan Bursa 2020 Yılı 1/100000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı, o dönemde il bazında yapılan ilk ve tek plandır. Ancak maalesef yıllar içinde 260 kez delinerek plan işlevsizleştirilmiş ve bugünkü duruma gelinmiştir."

Türkiye'nin 4. büyük kenti Bursa bugün hâlâ süresi dolmuş 2020 Çevre Düzeni Planı baz alınarak yönetilmeye çalışılıyor!

Süresi dolan 1/100000 Ölçekli Bursa 2020 Yılı Çevre Düzeni Planı'nın ardından 2010'dan beri sürdürülen, 2020'de yoğunlaşılan çalışmalara karşın mevcut siyasi irade hatırlarsanız 2040 planını yapamadığını geçtiğimiz aylarda itiraf etmişti.

Bildirgeyle devam edelim şimdi:

"Bursa kentimizde başta ulaşım, su, elektrik, doğal gaz olmak üzere temel kentsel altyapı hizmetleri ile eğitim, kültür, sağlık, çevre vb. alanlarda sağlanan sosyal hizmetlerin özelleştirilerek ticarileştirilmesiyle hizmetlere eşit erişim toplumun yoksul kesimleri aleyhine bozulmuştur.

Yoksul kesimler barınma eğitim, sağlık ve beslenme gibi temel haklardan yoksun bırakılmıştır.

Sosyal devlet olmaktan çıkıp sadaka toplumuna dönüşen sosyal hizmet üretme anlayışından uzak birçok uygulama ile kentte yaşayan engelli, çocuk, hasta, yaşlı yurttaşların kentsel hizmetlere erişimi giderek daha da zorlaştırılmaktadır.

Sağlıklı kentleşme, kentsel hizmetlerin kamusal hizmet kapsamında ele alındığı; barınma, çevre, eğitim, sağlık, kültür hizmetlerinin insan hakkı olarak görüldüğü; kamu yararı öncelikli bütüncül planlama, çevre, enerji, sanayi ve tarım politikalarının benimsendiği ve yerli mühendislik, yerli kaynak kullanımıyla; bağımsızlık, planlama, sanayileşme ve kalkınma ile olanaklıdır."

Bursa'nın yükselen değerlerine (!) de bildirgede yer verilmiş:

"Birçok yerel yönetimin temel icraatı, kentsel kamusal hizmetlerin pervasızca özelleştirilmesi, planlama, imar, kentsel altyapı ve ulaşım hizmetlerinde yolsuzlukların artması, kentsel rantın yandaş ve varsıl kesimler lehine yönlendirilmesi olmuştur.

'Halk' kavramı yerine 'müşteri' denilerek kamucu toplumcu yönetim anlayışı terk edilmiş "Bireysellik, özel alan, serbest piyasa, rekabetçilik, yerelcilik, yönetişim, sivil toplumculuk, rantiye, yolsuzluk" kavramları yükselen değerler haline gelmiştir."

Bildirgede 13 Kasım'da uğradığım silahlı saldırıya da değinilmiş:

"Gazetecilere yönelik hak ihlallerinin, haber engellemelerinin ve medya kuruluşlarına baskıların artarak devam ettiği ülke koşullarında,

Geçtiğimiz günlerde Bursa'da da bir gazeteciyi susturmaya yönelik, dahası kent suçlarına karşı mücadele edenlere gözdağı niteliğinde silahlı bir saldırı gerçekleştiğini üzüntüyle öğrendik.

Bursa'daki akademik odaların, TMMOB'un kent suçlarına karşı yürüttüğü mücadeleyi takip eden kamuoyu bilgilendirme görevini yerine getiren gazeteci Yaman Kaya'ya yapılan hain saldırıyı kınıyoruz.

Karanlığın en koyu olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu zamandır."

Evet; karanlığın en koyu olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu zamandır.

Bilhassa sosyal demokrat olma iddiasındaki belediyelerdeki rant yapılanmaları yerel seçimden önce ortadan kaldırılacak mıdır?

Değişim söyleminin altı doldurulacak mıdır?

Yoksa ezilenlerin sesine kulak verme, kimsesizlerin kimsesi olma, sokak siyaseti yapma söylemleri yine sadece kürsülerde söylenen sözlerden mi ibaret kalacaktır...

Çok az kaldı, göreceğiz elbet...

Yazıyı sonlandırmadan önce şunu da belirtmek istiyorum.

Bildirge, bu şehirde Gürhan Akdoğan gibi kent savunucularının varlığının ne kadar kıymetli olduğunu da bir anlamda gösteriyor.

ADD'nin toplumdaki sorunların her alanında aktif rol almasının ülke ve şehir adına ne kadar kritik olduğunu da gözler önüne seriyor.