"Ben bu Bursa'ya aşık oldum.

Tanıdım tanıyalı sevdim, aşık oldum.

Bursa ile birlikte yürüdük hep bu yolda..."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yukarıdaki sözleri, 2019'da Gökdere Meydanı'ndaki mitingde sarf etmişti.

Uzun bir aradan sonra Bursa, yarın yine aynı yerde, her seçimde teveccüh gösterdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ağırlayacak.

Erdoğan, mitingin ardından öğrencilerle buluşacak.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nın düzenlediği 'Ekonomiye Değer Katanlar' ödül törenine de katılacak.

Bu programlarla ilgili izlenimlerimizi daha sonra aktaracağız.

Bugün ise Erdoğan'ın sevdalı olduğu Bursa'da bilhassa son dönemde artan kent suçlarını anımsatacağız.

Zira Bursa hakikaten ağır yaralı.

Her geçen gün biraz daha kötüleşiyor şehrin suyu ve havası.

Bilinçli şekilde azaltılıyor tarım alanları.

Bakın Karacabey'de Bursa Büyükşehir Belediyesi, plan değişikliği ile mevcut sanayinin 3 katı büyüklüğündeki ekili tarım alanlarını sanayiye açmak istiyor.

İmar planı revizyonunda düzenlemenin 16,304 hektarlık alanı kapsadığı ifade edilse de Bursa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü'nün kurum görüşünde Bursa Karacabey ovası büyük ova koruma alanında kalan 73,7298 hektar yüz ölçümlü arazideki 230 adet tarım parselinin 49,4618 hektarlık kısmının sanayiye dönüştürülmek istendiği görülüyor!

Samanlı'da karşımıza benzer tablo çıkıyor.

Mahkeme süreci devam ederken taşkın alanındaki 160 bin metrekarelik yine tarım alanında sözde lojistik merkez adı altında korkunç bir rant projesine imza atılıyor.

Yunuseli'de de tarım alanları Osmangazi Belediyesi'nin karşı çıkışına karşın imara açılıyor!

Sıcaksu'da termal zenginlik betonlaştırılırken ovada tarım alanları üzerindeki kaçak sanayi imalatları da hız kesmiyor.

Yerel yöneticiler, kentte dört bir yanı saran kaçak inşaatları sadece seyretmekle yetiniyor.

Şehir içinde 8 binden fazla plansız üretim tesisi Bursa'nın ulaşımını, su kaynaklarını ve havasını mahvediyor.

Su kaynakları hem hoyratça tüketiliyor hem de tarımsal sulamada kullanılan dereler kirletiliyor; zehirler sofralarımıza kadar taşınıyor.

Bu plansız tesisler yüzünden Bursa, Türkiye'nin en kirli havasına sahip şehir olma yolunda hızla ilerliyor.

Kimse yapılanları denetlemiyor!

Plansız sanayinin ulaşımda oluşturduğu yük her gün Bursalıları çileden çıkarıyor.

Hafif 'dokunuşlar'la trafik sorununun çözüleceği sanılıyor.

İnsanların aklıyla âdeta alay ediliyor.

Sanki bilinçli şekilde kötülüklere imza atılıyor!

Plansız alanlardan söz ettik.

Şimdi bir de Organize Sanayi Bölgesi'ne (OSB) değinelim.

Sanayicilere bacalarına filtre takma zorunluluğu getirildi.

Uygulanıyor mu, denetleniyorlar mı?

Filtre takma zorunluluğu güzel de Uludağ OSB'deki kömürden buhar elde eden tesisin çevreye zararı var mı?

Akademik odalardan kömür yakan bu tesisle ilgili görüş alındı mı?

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileri gerekli denetimleri yaptı mı?

Hazır yeri gelmişken belirtelim:

Başkanlığını Yunus Aydın'ın yaptığı Uludağ OSB ile ilgili sıkıntılı farklı iddialar da var.

Uludağ OSB'de 100'e yakın usulsüz harcama ve imar uygulamasının tespit edildiği söyleniyor.

Buhar kazanlarının alımında usulsüzlük...

Kamulaştırmalarda hukuksuzluk...

Yeşil alanların sanayi parseline çevrilmesiyle elde edilen fahiş rantlar...

Yüksek fiyatlarla verilen adrese teslim işler...

İddialar sahiden çarpıcı.

Edindiğim bilgiye göre Ankara'dan müfettişler iddiaların tamamını soruşturuyor.

Yarın Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank da Cumhurbaşkanı Erdoğan'la birlikte Bursa'da olacak.

Bursalılar kent suçlarına artık dur denilmesini, soruşturmaların da adilce tamamlanmasını istiyor.

Bu bağlamda Bursa'nın düzlüğe çıkması için bilhassa Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'na çok iş düşüyor.

Yinelemek gerekiyor:

Bursa, ağır yaralı hâlde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bekliyor.

Bakalım seçime kısa süre kala yanlışlardan dönülecek mi?

Bursa'yı kurtaracak adımlar geç de olsa atılmaya başlanacak mı?