Bursa
Parçalı Bulutlu
17.6°
Başka Gazete

Bursa'nın termal hikayesi ciddi soru işaretleriyle bitti

2023.12.08 11:14 Son Güncellenme: 2023.12.08 11:51

Hakimiyeti Milliye Gazetesi'nin 11.03.1930'da yayımlanan haberinde Yalova kaplıcalarının imarına değiniliyor. Yalova'da kaplıca turizminin gelişmesinin Bursa kaplıcalarının büsbütün rağbetten düşeceği gibi yanlış bir his ve zan uyandırdığından söz ediliyor.

1932 tarihli Akşam Gazetesi'nde yayımlanan 'Bursa kaplıca şehri' başlıklı haberde belediye meclisinin Bursa'yı bir kaplıca ve içme şehri ilan ettiği bilgisi yer alıyor. Kaplıcalara gelecek ziyaretçilerden alınacak vergilere değiniliyor.

4 Eylül 1932 tarihli Akşam Gazetesi'nde Cemil Paşa Bursa'da başlıklı köşede de Bursa'nın bir kaplıca şehri ilan edilmesinden söz ediliyor. 'Bursa nasıl bir kaplıca şehri olabilir?' isimli yazıda şehrin kaplıca turizminde gelişmesi için hangi adımların atılması gerektiğine dair önerilere yer veriliyor.

Arşivde kısa bir araştırma yaptığınızda dahi Bursa'daki kaplıca meselesinin bir memleket işi olduğundan söz eden hayli eski tarihli haberlere rastlanılıyor.

1933'te Hakimiyeti Milliye Gazetesi'nde yayımlanan 'Bursa kaplıcaları korunacak' başlıklı haberde bütçede kaplıcalara yer verileceği bildiriliyor.

Ve 3 Şubat 1938 tarihli Ulus Gazetesi'nin manşetinde bakın ne yazıyor:

"Atatürk Bursa kaplıca şirketindeki 34.840 liralık hisselerini, bütün müştemilatıyla Bursa'daki köşklerini ve bunun tamiri için bankada mevcut parayı Bursa belediyesine hediye buyurdular."

Bu girizgahı yapma nedenimiz şu:

Bursa'nın pek çok değeri gibi kentin kaplıca kimliğini de koruyamadık.

Ne mi yaptık?

Betonlaştırdık!

Sıcaksu'nun betonlaştırılmasını daha önce şu ifadelerle bu sütunlarda gündeme taşımıştık:

"Tabakhaneler Bölgesi'nde, seneler önce başlayan çalışmalarda hedef yer altı kaynaklarını açığa çıkarmaktı.

Tesisler kurulacak, bölge çekim merkezi olacaktı.

Amaçlanan Bursa'ya turist yağmasıydı.

Bugün itibarıyla ise hamamları, kaplıcaları ile ünlü bir kentin termal damarlarının betonla kaplanması kararlaştırıldı.

Termal turizm pastasını ise zaten çoktan Afyonkarahisar kaptı!

Tabakhaneler'e dönersek önce Araplara pazarlanmaya çalışıldı.

Ancak bu başarılamayınca Sıcaksu'yu betonlaştırma operasyonu Ankara'da tamamlandı.

Hâliyle turizmcilerin sesine kulak veren olmadı.

Ana arterleri tamamen tıkalı şehrin göbeğine biraz daha konut yaparak trafiği daha da içinden çıkılmaz bir duruma taşımak, Hanlar Bölgesi'nin etrafını açmakla övünüp tarihî kent merkezine yürüme mesafesindeki boş alanı binalarla doldurmaya çalışmak şaşırtıcı.

Bu zihniyeti Bursalılar muhakkak sorgulamalı."

Son yaşadığımız şiddetli deprem nedeniyle Sıcaksu'daki sıkıntılı iddiaları da bugün tekrar gündeme getirmek istedik...

Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi Başkanı Engin Er, Sıcaksu'da süren inşaatla ilgili daha önce şunları söylemişti:

"Sıcaksu'yla ilgili bazı duyumlarımız var. Bin 500 metre jeotermal kaynak sondajları var diye. Bin 500 metre değil, 500 metre civarında orada sondajlar var. 500 metrede jeotermal kaynaklar çıkabiliyor o bölgede. Madem jeotermal kaynaklar 500 ve bin 500 metrede, o zaman 20 metrenin üzerine sondaj yapılmasına niye müsaade edilmiyor, hatta 10 metrenin üzerine sondaj yapmasına niye müsaade edilmiyor? Bölgeyle ilgili bir çalışma yapılması lazım. Özellikle bunu belirterek söylüyorum, bu bölgenin ayrıntılı, jeotermal ısıyla ilgili, zeminle ilgili bir problem olup olmayacağı özellikle araştırılmalı."

Daha önce şu iddiaya da köşemizde yer vermiştik:

"Sıcaksu'da 690 konut ve 92 dükkan inşaatı ile altyapı ve çevre düzenleme işi ihalesini daha önce kazanan firmanın 'ekonomik gerekçelerle' projeden çekildiği söylense de ilgili firmanın bölgenin zeminindeki sıkıntılar nedeniyle projeden ayrıldığı yönündeki iddialar araştırılmalı. Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi zeminde sıvılaşma problemi, artezyen tehlikesi var mı sorusuna yanıt bulmak, kamuoyunu aydınlatmak için etrafı çevrilen inşaat alanında teknik inceleme yapmalı. Jeolojik ve jeoteknik çalışmaların ayrıntıları açıkça paylaşılmalı."

Tüm bunların üzerine bir de kanserojen iddiası ortaya çıkmıştı...

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Bursa İl Koordinasyon Kurulu tarafından düzenlenen panelde sunum yapan Bursa Teknik Üniversitesi'nden Doç. Dr. Gökçen Kılınç Ürkmez, bölgedeki toprak analizi sonuçlarını paylaşmıştı.

Aynen tekrar aktaralım:

"Ulusal jenerik kirletici sınır değerleri, yüzey (5 cm) ve dip (50 cm) analiz sonuçları ile kıyaslandığında, bu noktada arsenik, berilyum, krom ve nikel değerlerinin yüksek oldukları yani genel olarak bölgede metal kirliliği tespit edilmiştir.

Bu değerler, toprağın yutulması ve deri teması yoluyla emilim gerçekleşmesi ile kirleticilerin yer altı suyuna taşınması ve yer altı suyunun içilmesi durumları için belirlenen sınır değerlerin üzerindedir. Bu nedenle bu gibi durumlarla karşılaşılması halinde akut ve/veya kronik etkiler görülebileceği tahmin edilmektedir.

Genel olarak bu metallerin kanserojen etkisi bulunmaktadır.

MTA Genel Müdürlüğünün Temmuz 2013 tarihli raporunda bölgedeki su kaynaklarında sınır değerlerin üzerinde flor ve nitrit tespit edilmiş ve bu nedenle de içilmesi önerilmemiştir."

Gördüğünüz gibi Sıcaksu'da yanıtlanması gereken çok soru var.

Bakın daha konunun kamulaştırma meselesi de var.

Sıcaksu'da malum kamulaştırmalar termal bölge olacak gerekçesiyle yapılmıştı.

Osmangazi Belediye Meclisi CHP Grup Sözcüsü Sefa Yılmaz, yaptığımız görüşmede, "Bursa Büyükşehir Belediyesi söz konusu 110 dönümlük arsayı kamulaştırma yoluyla elde etti. İdare, kamulaştırma yoluyla elde ettiği taşınmazları, kamulaştırma gerekçesindeki amacı doğrultusunda kullanmak zorundadır. Aksi hâlde mülk sahipleri dava yoluyla bu kamulaştırma işlemini iptal ettirebilirler" demişti.

Akademik odaların Sıcaksu'daki projeyi teknik olarak incelemek istediğini ancak yetkililerin projenin detaylarını ilgili odalarla paylaşmadığını da biliyoruz.

Yerel seçim öncesinde yetkililerin bu iddialara daha duyarlılıkla yaklaşacağına inanıyoruz.