Bu kentin vicdanı olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Bursa İl Koordinasyon Kurulu (İKK) tarafından önemli bir panele daha imza atıldı.

Bilim insanları, kentsel dönüşüm meselesini enine boyuna masaya yatırdı.

Bursa Teknik Üniversitesi'nden Doç. Dr. Gökçen Kılınç Ürkmez'in panelde yaptığı 'Çevresel Riskler Açısından Kent İçinde Kalmış Sanayi Alanlarının (Brownfields) Dönüşümü' başlıklı sunumu çarpıcıydı.

Kirletici üretim tesislerinin taşınmasının ardından Tabakhaneler'in nasıl şekilleneceği ile ilgili geçmişte farklı projeler gündeme gelmişti.

Sıcaksu, 18.09.2013 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile 'Riskli Alan' ilan edilmişti.

2014'te bölge sağlık turizmine hizmet edecek nitelikte termal kür merkezi olarak projelendirildi.

Bu doğrultuda kamulaştırmalar gerçekleştirildi.

Ancak bugün itibarıyla geldiğimiz noktada Büyükşehir Belediyesi, kentin termal zenginliğini betonlaştırma yönünde bir irade sergiledi!

690 konut ve 92 dükkan dikileceği ifade edilen termal zenginliği betonlaştırma işinde ihaleyi kazanan ilk firmanın ekonomik gerekçelerle projeden çekildiği söylense de bölgenin zeminindeki sıkıntılar nedeniyle çalışmadan vazgeçtiği iddia edilmişti.

Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi Başkanı Engin Er de bölgeyle ilgili "Sıcaksu'yla ilgili bazı duyumlarımız var. Özellikle bunu belirterek söylüyorum, bu bölgenin ayrıntılı, jeotermal ısıyla ilgili, zeminle ilgili bir problem olup olmayacağı özellikle araştırılmalı" demişti.

Yetkililer iddialar karşısında ne yazık ki kamuoyunu bilgilendirmedi.

Ana arterleri tamamen tıkalı şehrin göbeğine biraz daha konut yaparak trafiği daha da içinden çıkılmaz bir duruma taşımanın...

Hanlar Bölgesi'nin etrafını açmakla övünüp tarihî kent merkezine yürüme mesafesindeki boş alanı binalarla doldurmaya çalışmanın şehirde yol açacağı problemlerin...

Kamulaştırmanın amacından sapmasının doğurabileceği hukuki sıkıntıların konuşulması da istenmedi.

Doç. Dr. Gökçen Kılınç Ürkmez'in sunumuna dönelim şimdi:

Ürkmez, Çevresel risklerin değerlendirilmesi amacıyla arazide 5 farklı noktada 2 ayrı kademede, toplam 10 numune alınarak Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (EPA) Toprak İzleme Rehberi (Soil Screening Guidance) ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik'te yer alan kirletici parametrelerine göre yapılan analizin sonuçlarına değindi.

Toprak analizi sonuçlarını aynen aktaralım:

"Ulusal jenerik kirletici sınır değerleri, yüzey (5 cm) ve dip (50 cm) analiz sonuçları ile kıyaslandığında, bu noktada arsenik, berilyum, krom ve nikel değerlerinin yüksek oldukları yani genel olarak bölgede metal kirliliği tespit edilmiştir.

Bu değerler, toprağın yutulması ve deri teması yoluyla emilim gerçekleşmesi ile kirleticilerin yer altı suyuna taşınması ve yer altı suyunun içilmesi durumları için belirlenen sınır değerlerin üzerindedir. Bu nedenle bu gibi durumlarla karşılaşılması halinde akut ve/veya kronik etkiler görülebileceği tahmin edilmektedir.

Genel olarak bu metallerin kanserojen etkisi bulunmaktadır.

MTA Genel Müdürlüğünün Temmuz 2013 tarihli raporunda bölgedeki su kaynaklarında sınır değerlerin üzerinde flor ve nitrit tespit edilmiş ve bu nedenle de içilmesi önerilmemiştir."

Başka söze gerek var mı bilmiyoruz...

Termal zenginliği mahvediyorsunuz dedik.

Sessizliğe geçtiniz...

Sözde dönüşüm yaptığınız yerin zeminiyle ilgili sıvılaşma bağlamında ciddi riskler var dedik.

Duymamayı tercih ettiniz...

Bakın toprak analizinde Sıcaksu'da kanserojen etkisi olan metallerin de bulunduğu ortaya çıktı.

Bunu da mı görmezden geleceksiniz!

Allah aşkına bu zihniyet ile Altıparmak'ı, Çarşamba'yı da siz mi dönüştüreceksiniz!