Tam da tahmin ettiğimiz gibi depremi konuşmamız yine hiç uzun sürmedi.

Bir sonraki sarsıntıya kadar devam edecek yetkililerin ve toplumun ölü taklidi.

Sorumluluk üstlenmekten kaçınan yerel siyasi irade Bursa'yı felaketin eşiğine ise çoktan sürükledi.

Daha önce de sürekli dile getirdik.

Böyle olmaz dedik.

Bakın, Bursa gibi bir kent uzun süredir plansız şekilde yönetiliyor.

Kaçak üretim tesislerinin ovayı işgali artarak devam ediyor...

Şehir içinde faaliyet gösteren 8 binden fazla düzensiz sanayi kuruluşu sadece Bursa'nın değil ülkenin geleceğini de tehlikeye atıyor.

Bu tablo ile bağlantılı olarak trafikteki düğüm her geçen gün biraz daha sıkışıyor...

Hava kirliliği artıyor...

Su kaynakları tükeniyor...

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından Bursa için oluşturulan deprem senaryosunda dahi en az 323.977 binanın hasar alacağı öngörülüyor...

İnsanlar mühendislik hizmeti almamış yapılarda üstelik deprem tehdidi kapıdayken yaşamayı sürdürürken şehrin gerçek gündeminden asla uzaklaşmamak gerekiyor...

Orantısız yoğunluk artışları, çıkılan fazla katlar yarın olası depremde Bursa'yı mahvedecek.

Düzensiz sanayi kuruluşları şehri âdeta cehenneme çevirecek.

Makina Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Başkanı Ahmet İhsan Taşkınsel, Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:

"Mahalle içinde, bakkalın yanında faaliyet gösteriyor. İyi niyetliyse doğal gazla ısıtıyor fırınını, kötü niyetliyse yağın içine talaş atıyor, onunla ısıtıyor. Fırın ısıtıyorlar, fırın! Yanlış anlamayın yani araba boyadığı fırını ısıtıyor!"

Görüyor musunuz herhangi bir deprem olmasa dahi aslında her gün iç içe olduğumuz tehlikeyi?

2019 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda 'Kent içinde kalan sanayi alanları dönüştürülürken yeni ve yenilikçi üretim işlevlerinin korunarak geliştirilmesi için model oluşturulacaktır' tedbiri vardı.

Bu perspektif doğrultusunda Türkiye genelinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın koordinasyonunda yürütülen 'Kent İçi Sanayi Alanları Dönüşümü Model Çalışması' yapılmıştı.

Söz konusu çalışma kalkınma ajansları vasıtasıyla hayata uygulanmıştı.

Örnek vermek gerekirse projeyi Kocaeli, Sakarya, Bolu, Düzce, Yalova'da Doğu Marmara Kalkınma Ajansı (MARKA) üstlenmişti.

Çok sayıda plansız sanayi kuruluşuna ev sahipliği yapan Bursa'yı da kapsayan bölgede ise model çalışmayı Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) gerçekleştirmişti.

BEBKA'nın raporunda Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) dışında Bursa'da faaliyet gösteren yaklaşık 8 bin düzensiz sanayi kuruluşu tespit edilmişti!

Bu kaçak sanayi tesislerinin bazılarında çok ciddi üretim yapılıyor.

Ağırlıklı olarak da tekstil iş kolunda faaliyet gösteriliyor.

Peki, bu düzensiz fabrikaların atıkları sizce nereye bırakılıyor?

Sularını nasıl boşaltıyorlar, havaya gazları hangi şekilde salıyorlar?

Plansız sanayi alanlarını kent dışına çıkarmadan çevre sorunlarını ve ulaşım problemlerini nasıl sona erdirebiliriz?

Üstelik az önce belirttiğimiz gibi sürekli göz ardı edilen Bursa'nın deprem riski de ortada...

Düzensiz üretim tesislerinin barındırdığı riskleri artık görmezden gelinmemeli.

Olası bir kazada ya da doğal afette Bursa'nın ciddi risk altında olduğu gerçeği ile artık yüzleşilmeli.

BEBKA'nın çarpıcı raporundan sonra yerel yöneticiler nasıl bir yol haritası çizdi?

8 bin düzensiz sanayi kuruluşu seyredilmeye devam mı edildi?

Düzensiz sanayi kuruluşlarının sayısının artmasına neden izin verildi?

Tıpkı ulaşımda olmadığı gibi Bursa'nın uzmanlar tarafından yaklaştığı söylenen büyük depreme yönelik master planının bulunmaması kabul edilebilir mi?

Kimse sorumluluk almak istemese de...

Göstermelik palyatif tedbirlerle koca kentin geçmişi senelere dayanan sorunlarının çözülebileceği sanılsa da...

Ya da bilerek öyle davranılsa da...

Artık bu şehrin kaybedecek zamanı kalmadı!

Son olarak yinelemek gerekirse:

Düzensiz sanayinin şehir dışına çıkarılması gündeme geldiğinde OSB'leri taşımak dünyada mümkün değil ki denildi.

Oysaki kimse OSB'leri götürün dememişti.

Altı kalınca çizilerek plansız sanayiyi taşıyalım talebi net şekilde ifade edilmişti.

Büyümek isteyen fabrikalara da doğru mekânsal düzenlemeler ile alan yaratın vurgusu bıkmadan usanmadan tekrar edilse de vizyon eksikliği nedeniyle plansız bırakılan Bursa, ekonomide lokomotif kent olma özelliğini de yitiriyor.

Kentin ekonomideki gerileyişi sürüyor.