Bilhassa pandemiden sonra artan 'Tiny House' tarzı yapılaşmaların çevreyi ciddi şekilde tehdit ettiğine bu sütunlarda defalarca yer verdik.

Bursa'daki bungalov kooperatifi oyunu ile tarım alanlarının parçalandığına, devletin ekonomik yönden zarara uğratıldığına değindik.

Kaçak yapılaşmalar kadar ekoturizm kisvesi altında gerçekleştirilen şehircilik ilkelerine aykırı planlama girişimlerinin de rant uğruna verimli toprakları yok ettiğini belirttik.

Bugün itibarıyla Bursa'da Kestel Alaçam'da olduğu gibi Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği kapsamında bulunan derelerin yakınındaki tarım arazileri dahi sözde sızdırmayacağı söylenen foseptikler kurularak kırsal turizm bahanesiyle yerel yönetimler tarafından yapılaşmaya açılmak isteniyor.

Alaçam'a kıyılması Ümitalan, Kayacık ve Gölcük'ü de mahvediyor.

Nilüfer ve Osmangazi'de çok daha vahim manzaralara rastlanılıyor.

Oralarda tarım topraklarına sadece bungalovlar değil kaçak fabrikalar da kuruluyor!

Merkezi beton talanına uğrayan Bursa'nın eşsiz doğal güzelliğe sahip mahalleleri âdeta yok ediliyor.

Arazilerin parçalanması zaten azalan üretimi tamamen bitiriyor.

Bursa'daki tarım alanlarının sayısı her geçen sene biraz daha eriyor.

'Tiny House' tarzı yapıların su, kanalizasyon, elektrik, haberleşme gibi altyapı hizmetleri nasıl karşılanıyor?

Yer altı su kuyuları, foseptik, jeneratör, trafo gibi unsurlar ile doğa kontrolsüzce tahrip ediliyor.

Peki, kaçak fabrikalara elektriği, suyu kim bağlıyor?

Faaliyete geçmelerine ne karşılığında izin veriliyor?

Kırsal turizm adı altında gerçekleştirilen planlı talan girişimlerinin tamamına karşı Mimarlar Odası Bursa Şubesi'nin dava açma hazırlığında olduğunu, bu mücadeleye Bursa Valisi Mahmut Demirtaş'ın da tam destek verdiğini öğrendim önceki gün.

Bugün ise "Bursa'nın bereketli tarım alanlarına sahip olduğunu ve bu alanların korunmasına özel önem verdiğini" söyleyen Vali Demirtaş'tan konuyla ilgili çok önemli açıklamalar geldi.

Görev yaptığı her yerde imar suçlarıyla ilgili verdiği büyük mücadeleler ile bilinen Vali Demirtaş, Bursa Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaretinde "Tiny House adı verilen taşınabilir tekerlekli evler tarım alanlarımızı adeta istila ediyor" görüşünü dile getirdi.

"Taşınabilir tekerlekli evlerin kurulduğu verimli topraklara atılan beton, ülkenin geleceğine ihanet" dedi ve ekledi:

"Bugüne kadar 15-20 tanesini kaldırdık. 70'e yakın sırada kaldırılacak olan var. Tarım topraklarına kurulanların hepsini kaldırma amacındayız. Bizim toprağımız bu. Tarım alanlarında yapılaşmaya asla müsaade etmeyeceğiz. Toprak kolay oluşmuyor. Tekerlekli evlerin imalatçılarını, bunları gelişi güzel yerleştiren kooperatifleri, kişileri, hepsini tek tek denetleyeceğiz. Tarım alanları dışında kalan yerlerde bu tür oluşumlara, ruhsatlı ise izin verilebilir ama şu an yapılanlar ovaya, verimli topraklara yapılıyor. Hepsini temizleyeceğiz. Kaçak depoları, kaçak fabrikaları denetimle tek tek belirleyerek temizleyeceğiz."

Bursa'nın bir gelecek perspektifine ihtiyacı var.

Bilim insanlarının rehberliğinde, ortak akılla oluşturulacak doğru planlama ile kırsal turizm amaçlı oluşumlara Bursa Valisi Demirtaş'ın altını çizdiği gibi tarım alanları dışında kalan yerlerde ihtiyaç varsa izin verilebilir.

Yine tarım arazileri dışında planlı alanlar oluşturarak şehir içindeki kaçak üretim tesislerinin kent merkezinin dışına çıkması sağlanabilir.

Yerel seçimden sonra görev üstlenecek kadrolar, gerçek kentsel dönüşümler için de olmazsa olmaz olan Bursa'nın ihtiyaçlarına cevap veren Çevre Düzeni Planı'nı ilk gündem maddesi hâline getirmelidir.

Mevcuda teslim olmaktan artık vazgeçilmelidir.

Bu bağlamda şehrin kronikleşmiş sorunları çözme adına sorumluluk üstlenen Bursa Valisi Demirtaş'ın tutumu takdiri sonuna kadar hak etmektedir.