Bursa
Parçalı Bulutlu
10.9°
Başka Gazete

Bursa'da kamu hakkı nasıl gasp edildi? Nilüfer'deki ağaç katliamları ve afet tehlikesi

2024.01.16 11:53 Son Güncellenme: 2024.01.16 12:07

Seçim sürecinde olmamıza karşın Bursa'nın giderek azalan kamusal alanlarının korunmadığına tanıklık ediyoruz.

Yerel yöneticiler ne yazık ki rant odaklı yaklaşımlarını sonlandırmıyor.

Şehir daha da içinden çıkılmaz noktaya sürükleniyor.

Bursa, malum çok sayıda afet riskini bünyesinde barındırıyor.

Yıkıcı bir depremin kapıda olduğu uzmanlar tarafından sıklıkla dillendiriliyor.

Son dönemde şiddetli lodosun yol açtığı zararları da görmezden gelmemek gerekiyor.

Yeni yapılaşan yerlerde bulunan, milyonlarca liraya satılan sözde lüks dairelerden oluşan sitelerin dış cepheleri dökülüyor.

Bu projelere onay verenlerin soruşturulması için herhâlde bir felaketin yaşanması bekleniyor.

Mühendislik hizmeti almamış sayısız bina şöyle dursun henüz yeni yapılan inşaatlarda başlatılan tadilatlar korkunç denetimsizliği de gözler önüne seriyor.

Hoş bugün Bursa'da yapı denetim firması olmadan koca bloklar dahi dikiliyor!

Fahiş emsalle çıkılan fazla katlar yetmiyor.

Kamuya ait yeşil alanlar da ranta kurban ediliyor!

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şubesi Başkanı Fulya Akfidan Sevim, yaptığımız görüşmede, "Kentli hakkı olarak kişi başına düşen yeşil alan miktarı halk sağlığı açısından da önemli bir kriterdir. Alanların nitelikleri de önemlidir. Şehrimizde yeni yerleşim alanına sahip Nilüfer'de bile yeşil alanlar cetvel artığı yerler olarak konumlanmış bir çok yerde de yüksek gerilim hattının altı uygun görülmüştür! Olması gerekenden çok daha büyük kapalı mekan yapılarak; kebapçı, kafe gibi yeşil alanları özelleştiren anlayış kentli hakkına gasp değil midir? Hangi halk faydası taşımakta?" sorusunu yöneltti.

Haklı değil mi?

Yeri gelmişken belirtelim, Nilüfer'deki İhsaniye mahallesi Tuna caddesinde yine gece operasyonu ile ağaçların kesildiği, olması gereken kapalı alan büyüklüğünün yaklaşık 5 katı oranında fazla yapının inşa edileceği yeni bir kamu alanı işgali ihbarı geldi.

Nilüfer'de bir park da şarküterici olsun, ne olacak ki gerçi!

Başkan Sevim, şöyle devam etti:

"Yapı stoğunun tamamının beklenen depremden önce yenilenmesi mümkün olmayacaktır. Bu nedenle kentlerdeki toplanma alanları acil şekilde yeniden gözden geçirilmeli, gerekli önlemler alınmalıdır. Mesela Bursa'da kaç tane deprem parkı yapıldı? Toplanma alanlarının ne kadarı iyileştirildi? Kim bilir bir afette ne kadar süre bu alanlarda yaşamak durumunda kalacağız. Mevcut ulaşım ağının günün her saatinde yoğun olması, ana arterler üzerinde yüksek katlı yapıların olması, tarım alanlarının imara açılmış olması, planlı olmayan sanayi tesislerinin konutlarla iç içe olması hem sağlıklı bir kent olma hüviyetinden uzaklaştıran bir olgu aynı zamanda bizim deprem gerçeğini yönetme mekanizmasının da önünü tıkayan bir anlayıştır."

Çıkılan fazla katlarla imza atılan sayısız imar usulsüzlüğünün peyzaj boyutuna da değindik sohbetimizde.

Örneğin Nilüfer'deki Ataevler mahallesi sınırlarında yapılan sözde kentsel dönüşüm projelerinde peyzaj ruhsat projesi istenmediğini, mevcut yeşil alan miktarının kanunsuzca hayli azaldığını, 30-40 yaşındaki birçok ağacın katledildiğini biliyor muydunuz?

Fulya Akfidan Sevim, "Tüm bunlar yetmezmiş gibi 5 katlı olan yapı yüksekliklerinin dükkan hariç 10 kata çıkması Bursa'da hâkim olan lodos rüzgarlarının kent içinde kalarak afetlere dönüşmesine neden olmuştur, olacaktır. FSM bulvarında dönüşüme girmeden önce arka caddeye ulaşmanız için şimdiki gibi bitişik nizamdan dolayı metrelerce yürümek zorunda kalmıyordunuz" dedi ve ekledi:

"Akpınar kentsel dönüşüm projesinin planları Büyükşehir Belediyesi'nden istenmiş ancak TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu'na gelmemiştir. Mevcut bitkisel dokunun projelerini incelemeden oda olarak nasıl bir iş birliği içinde bulunabiliriz ki? Kamu hazinesi niteliğindeki alanların da içinde bulunduğu bu bölgenin kamu yararına kapatılması kabul edilemez bir durumdur. Bu alanda bir dönüşüm şarttır ancak kentsel dönüşüm yapılırken ortak aklın ürettiği bir anlayışla kamusal yararı en üstte tutarak bölgedeki maliklerin çıkarları da gözetilerek pekâlâ bir dönüşüm söz konusu olabilir."

1050 Konutlar'da başlatılan dönüşümün ciddi yoğunluk artışına sebebiyet vereceği ortada.

Saklanan projelerde aykırılıklar yeni ruhsat iptali davalarını gündeme getirebilir.

Kimsenin mağdur edilmemesi için akademik odalar acilen sürece dahil edilmelidir.