Şehrin ihtiyaçları dikkate alınmıyor.

Yerel siyasi irade kentin gerçek sorunlarını zaten umursamıyor.

Sadece bazı kişilere özel çıkar sağlayan projelere odaklanılıyor.

Bol bağışlı, ayrıcalıklı düzenlemeler Bursa'da tarım alanlarının göz göre göre işgaline de yol açıyor.

Aşağıdaki görsel Nilüfer'deki Alaaddinbey mahallesini de içine alan 1/5000 ölçekli nazım imar planına ait...

İzmir yolundan 200 metre içeriye kadar yapılaşma izni verilmiş zamanında.

Yeşil yerler tarım arazisi.

Şimdi.

Gelin, 10 sene önceye bir dönelim mi?

Bakın, böyleymiş bölgenin hâli.

İşgal başlamış ama durum bugünkü kadar vahim değilmiş.

Günümüzde nasıl mı derseniz buyurun ona da bakalım.

Maşallah vallaha!

Ne hikmetse arada bazıları yıkılıyor, bazılarına ise hiç ses çıkarılmıyor.

Bölgede sadece depolar inşa edilmiyor.

Çeşitli konaklama alanlarına da rastlanılıyor.

Bazen bir günde yapınız mühürlenebiliyor.

Sonra nasıl oluyorsa yine sadece 1 gün içinde mühür kaldırılabiliyor.

Encümen süreci falan Alaaddinbey'de pek işlemiyor deniliyor.

Tabii mühürlemenin kaldırılması için çeşitli şartları yerine getirmeniz gerektiği iddia ediliyor.

Birileri kafasına göre mi mühürleme yapıyor?

O mühürler ne şartlar karşılığında kaldırılıyor?

Alaaddinbey sadece bir örnek.

Bugün ovada, kentin içindeki diğer tarım alanlarında da sayısız kaçak fabrika ve depolama alanları var.

Bu kaçak üretim tesisleri sadece tarım alanlarını işgal etmekle kalmıyor.

Trafik sorununu tetikliyor.

Suyu kirletiyor.

Havayı mahvediyor.

Yeni planlı alanlar oluşturamayanlar, sözde artık tarım lazım diyenler Bursa'nın katledilmesini sadece izliyor.

Çünkü sorumluluk üstlenebilecek tutarlı bir iradeleri bulunmadığından bu düzen işlerine geliyor.

Ayrıca böylesi onlar için daha kârlı.

Bu şehrin ihtiyacı olan, tarım alanlarını işgal etmeyecek yeni planlı sanayi ve depolama alanları oluşturulmadığı müddetçe kaçak sanayi ve depolama alanları Bursa'nın tarım arazilerini işgal etmeyi sürdürecek.

Bu işgale göz yuman birileri zenginleşecek.

Yeni planlı sanayi alanlarına sözde çevre duyarlılığı ile karşı çıkanlar ise bu yaklaşımları ile Bursa'nın havasını, suyunu, tarım arazilerini kurtardırdıklarını zannederken aslında hepsini mahvettiklerini ne zaman idrak edecek?

Yoksa farkındalar da onlar için de böylesi mi iyi!

Geçmişte planlı sanayi alanlarını önlemekle övünenler kenti perişan eden bu kaçak sanayilerin baş sorumluları değil mi zaten!