14 Mayıs'ta ortaya çıkan tablonun ardından aslında belliydi dünkü seçimin neticesi.

Sonucu sadece genç sinerjiyle perçinlenen gerçek bir kenetlenme farklı yöne evirirdi.

Bunun için de evvela vakit yeterli mi acaba diye hiç düşünülmeden derhâl temizliğe girişilmeliydi.

Kemal Kılıçdaroğlu ilk turu iki milyondan fazla oy farkıyla geride bitirmişti.

Malum Millet İttifakı da mecliste üstünlük elde edememişti.

Muhalefet açıkçası 14 Mayıs gecesi mağlubiyeti kabullenmiş bir görünüm sergilemişti.

Sonraki günlerde bahsettiğimiz kenetlenme de gerçekleşmedi.

Sürpriz olurdu sadece son haftadaki politika değişikliği, sertleşen söylemlerle sandıktaki sonucun değişmesi...

Hâliyle AK Parti'deki ciddi oy erimesine karşın Recep Tayyip Erdoğan yeniden cumhurbaşkanı seçildi.

Partilerin varlığını dayandırdığı ilkelerin göz ardı edilmesi, masa krizi, aday listeleri, yanlış kampanya tercihi...

Millet İttifakı'nın başarıya ulaşamamasının ana nedenleriydi.

Elbette çoğaltmak mümkün sebepleri.

Sizce seçim süreci ne kadar adildi?

Ancak temelde Kılıçdaroğlu'na kaybettiren söylemle eylemin örtüşmemesiydi.

Genelde hak, hukuk, adalet, temiz siyaset anlayışından söz edilirken; yerelde iktidarla rant ittifakı kuran kadrolarla seçime gidildi.

Geçtiğimiz 16 Mayıs'ta bu sütunlarda şu ifadelere yer vermiştik:

"Parti binası açılışında bile ötekileştiren siyaset tarzından vazgeçmeyen, seçim çalışmasını sadece fotoğraf çektirmekten ibaret gören, kayırmacılıkla gençleri dahi bölen, farklı sesleri engelleyen, iktidar ile rant ittifakı kurarak sayısız kent suçu işleyen isimlerin CHP'nin Bursa'da beklediği sonuca ulaşamamasında hiç suçu yok mu peki?"

Şöyle devam etmiştik:

"Sosyal demokratlık kisvesi altında rant projelerine imza atanlar CHP'den mutlaka temizlenmelidir.

Temiz siyasetten en çok zarar görecek bu kesim sizce Kemal Kılıçdaroğlu'na oy vermiş midir?

CHP, sosyal demokrat görünümlü rantçıları uzaklaştırmayı başarırsa doğru adaylarla cumhurbaşkanı seçiminin neticesi ne olursa olsun Bursa'da değişimi gerçekleştirebilir.

AK Parti'nin uğradığı büyük oy kaybı dikkatle incelenmelidir.

Cumhurbaşkanı seçiminin ardından yerel seçim için hiç vakit kaybetmeden derhâl harekete geçilmelidir."

Şimdi tekrar soruyoruz...

Sizce aynı rantçılar, 28 Mayıs'ta Kemal Kılıçdaroğlu'na oy vermiş midir?

CHP, şüphesiz kendi iç muhasebesini gerçekleştirecektir.

Değişimin kaçınılmaz olduğu netleşmiştir.

Lafı dolandırmadan söyleyelim, mezhepçilik bitirilmelidir.

CHP Bursa örgütünde büyük rahatsızlığa yol açan, Nilüfer'deki rant yapılanması sona erdirilmelidir.

Sözde sosyal demokratlar tasfiye edilmediği müddetçe mağlubiyet serisinin süreceği artık kesindir.

Şunu da belirtmek gerekir:

Yerel seçim süreci genelde mağlup olan muhalefet kadar iktidar açısından da zor geçecektir.

Konuya Bursa özelinde bakarsak şehir kronikleşmiş sorunlarla içinden çıkılmaz bir duruma sürüklenmiş vaziyettedir.

Mevcut kadroların yetersizliğini 14 Mayıs'taki sonuçlar çarpıcı şekilde gözler önüne sermiştir.

AK Parti tüm ilçelerde ciddi oy kaybetmiştir.

Buna karşın muhalefet de beklediği artışı gerçekleştirememiştir.

Planlı, doğru adaylarla yola çıkan yerelde bambaşka bir hikâyeye imza atabilir.