Bursa
Açık
4.7°
Başka Gazete

23 Nisan ve Sıcaksu'yla ilgili ciddi duyumlar var!

2023.03.13 09:51 Son Güncellenme: 2023.03.13 09:51

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Bursa Büyükşehir öncülüğünde Osmangazi, Yıldırım, Nilüfer belediyeleri; Bursa Uludağ Üniversitesi, Bursa Teknik Üniversitesi ve akademik odalarla 28 Şubat'ta bir protokol imzalamıştı.

Protokole imza atan akademik odalar arasında Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi, Mimarlar Odası Bursa Şubesi, Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi vardı.

Amaç Bursa'daki binaların risk değerlendirmesini yapmaktı.

Ancak protokolün nasıl işleyeceğine dair düzenlenen daha ilk istişare toplantısında bilimsellikten uzaklaşıldı.

Bursa Büyükşehir yetkilileri jeolojik verilerin belediye bünyesinde hazır olduğunu, bu nedenle oluşturulacak komisyonlarda jeoloji mühendislerinin yapacağı çalışmalara ihtiyaç olmadığını bildirince Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi, vahim tavrı kamuoyuna duyurma kararı aldı.

Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi Başkanı Engin Er, geçtiğimiz cuma günü düzenlediği basın toplantısında şu ifadeleri kullandı:

"Yaşanan depremlerden hiç ders alınmadığı ve alınmasının düşünülmediği açıkça ortaya çıkmıştır. Jeolojik verileri sadece evrak üzerinde doğru kabul edip arazi çalışmalarına meslektaşlarımızın alınmamasını protesto ediyoruz. Akla ve bilime uymayan, deprem gerçekleri ile tezat olan bu tavır karşısında odamızın sadece adının bulunmasını kabul etmiyoruz. Ülkemizin depremsellik bakımından en riskli bölgelerinden birinde bulunan ilimizde jeolojinin göz ardı edilmesinin yanlışlığının bir an önce anlaşılmasını umut ediyor ve yerel idarecileri sorumluluklarıyla baş başa bırakıyoruz."

Yazılarımızı takip edenler biliyor:

Bursa'da Sıcaksu'da süren inşaatın zemini ve Nilüfer'deki 23 Nisan, Altınşehir, Özlüce ve Yüzüncüyıl mahalleleri sınırları içindeki 2018 yılından sonra artış gösteren jeotermal aktivite ve depremsel hareketliliğe dair çarpıcı iddiaları bir süredir gündeme getiriyoruz.

Toplantıda Başkan Er'e jeoloji mühendisleri sürecin dışına çıkarılarak bu iddiaların aydınlığa kavuşması da engellenmeye mi çalışılıyor sorusunu yönelttim.

Söyledikleri hayli kayda değerdi:

"Sıcaksu'yla ilgili bazı duyumlarımız var. Bin 500 metre jeotermal kaynak sondajları var diye. Bin 500 metre değil, 500 metre civarında orada sondajlar var. 500 metrede jeotermal kaynaklar çıkabiliyor o bölgede. Madem jeotermal kaynaklar 500 ve bin 500 metrede, o zaman 20 metrenin üzerine sondaj yapılmasına niye müsaade edilmiyor, hatta 10 metrenin üzerine sondaj yapmasına niye müsaade edilmiyor? Bölgeyle ilgili bir çalışma yapılması lazım. Özellikle bunu belirterek söylüyorum, bu bölgenin ayrıntılı, jeotermal ısıyla ilgili, zeminle ilgili bir problem olup olmayacağı özellikle araştırılmalı."

Er, şöyle devam etti:

"23 Nisan'da da benzer duyumlar var. O da araştırmalı. Bu bölgede bize müsaade edilsin. Bu bölgede sondaj yapılabilecek alanlar bize gösterilsin. Bunun finansını oda olarak da sağlarız. Etki derinliğinin altında bir sondaj yaparak o bölgeyle ilgili net veri verebiliriz. O bölgede bir şüphe varsa Güney Marmara Şubesi olarak bu çalışmayı yapıp kamuoyuyla paylaşabiliriz. İlgili yetkili idare ile de bu konuları paylaşabiliriz. Yeter ki fırsat verilsin bize. Ama bizim vatandaşın olduğu bir yere gidip de biz burada şöyle bir araştırma yapıyoruz deme şansımız yok. İmkan verilse biz bu imkanı oda olarak kullanıp, aydınlatmada bulunabiliriz. İki yerle ilgili de ciddi duyumlar var. Meslektaşlarımızın da bu konuyla ilgili çalışmaları var. Bize de sizin vasıtanızla ve meslektaşlarımız vasıtasıyla bu konuyla ilgili şikayetler ve iletiler geliyor."

Şimdi yeniden dönelim protokolle ilgili düzenlenen istişare toplantısına...

Engin Er'in sergilenen yaklaşıma dair açıklamaları da önemliydi:

"Bize gösterilen tavır hiç hoş ve nazik bir tavır değildi. Bütün tabloları yapmışlar. Bütün tablolarda zemin değerlerinin hepsini kendi evrakları üzerinden vermişler. Eğer bunlar doğruysa mikrobölgelemeyi niye yapıyorsunuz? Zemin sıvılaşma analizlerini niye yapıyorsunuz? Kendileri, kendi verdikleri verilerin doğru olmadığını kabul edip ayrı bir çalışmaya gidiyorlar. Bizim araziye gitmemizi istemiyorlar! Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Biz anlayamadık yaklaşımlarını. Bir defa ifadeler hoş değildi. 'Biz sizi bilimsel konuşmaya davet ediyoruz' gibi yaklaşımlar, hiç hoş olmayan tavırlar. Biz resim vermeye gitmedik oraya!"

"Türkiye'nin her yeri deprem bölgesi, ama Bursa'nın her ilçesi, her mahallesi deprem bölgesi. Fay hatlarımız var. Heyelanlı bölgelerimiz var. Sıvılaşma alanlarımız var. Şişme alanlarımız var. Bizim tsunami tehlikesi yaşayabilecek yerleşim yerlerimiz var" ifadelerini kullanan Er, sözlerini şöyle tamamladı:

"Jeoloji mühendisine en çok ihtiyaç duyulan yer Bursa. Nasıl dersiniz araziye gitmeden evrak üzerinde değerleri vereceğiz! O zaman kafadan bitmiş demektir. Bunun akılla izahı, bilimle bir alakası yok. Jeoloji 5 ana bilim dalından bir tanesidir. Matematik, fizik, kimya, biyoloji ve jeoloji. 5 ana bilim dalından biri olan jeolojiyi yok saymak, akla ve bilime aykırıdır. Jeoloji araziye gider ve yapacağı çalışmaya Bursa'nın ihtiyacı vardır. Biz de bu çalışmayı yapmaya hazırız. Biz orada sadece resim verilen arkadaki fon değiliz."

Başkan Er'in ifadelerine katılmamak mümkün değil.

Şu aşamada, Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Ulaş Akhan'ın koordine etmeye çalıştığı protokolün bilimsellikten henüz ilk toplantıda çıktığı ortada.

Akademik odaları, arka fon şeklinde kullanma gayretinde olanlar bir büyük yanılgı içinde bulunduklarının farkında mı acaba?